Hukuk Defterleri’nin ilk sayısında yargının unsuru olarak “Savunma”yı, Devrimci Avukatlık pratiğinden anlatmanın en doğrusu olacağı kanısındayım.
Toplumsal muhalefetin her düzeyinde yer alanların topluca cezaevlerine “tıkılmaya” çalışıldığı, tweet yazan çocuğundan sendikalar konfederasyonu başkanı işçi önderine kadar herkesin mahkemelik edildiği, totalitarizmin koyu karanlığının yaşandığı bu dönemde savunma, ne yazık ki sadece mahkemede hukuksal metinler yoluyla müvekkilini savunma ile sınırlandırılamıyor.
Bu dönemin savunması mutlaka agresif, kendine alan açan ve daha fazla sorumluluk üstlenen bir savunma olmak zorunda.
Avukatlar ve “Savunma”, Yargının Kurucu Unsuru mu? Burjuva Hukukunun Sigortası mı?
Avukatlar ve savunma; düzene karşı çıkan ya da toplumsal barışı, huzuru bozanların haklarını koruma görevleri nedeniyle muhalif kanatta görülseler de aslında sistemin sürdürülebilirliğinin sigortalarındandır.Yargının unsurları ve avukatlar, en başında düzene itaat eden bireyin, herhangi bir şekilde düzen tarafından kazaya uğratılmamasını, tüm “uslu” bireylerin düzene güveninin sarsılmamasını sağlayacak olan bir araç olarak tasarlanmıştır.
Gerçekten haksız yere suçlanabilirsiniz ama sistem size savunma olanakları sağlar, avukat verir, hakkınızdaki işlemlerin belli şekil şartlarına uygun olması denetlenir, böylece yargılamaya maruz kalsanız bile masumiyetiniz ispat edilebilir, siz de “aklanır”, tekrar topluma karışabilirsiniz. Sistem, böylece ona güveninizi korur, aslında kendini korur.
Diyalektik Ölmedi: Devrimci Avukatlık
Avukatlık burjuva hukukunun gerçek anlamda temel unsurlarından olmakla ve esas olarak kapitalizme hizmet etmekle birlikte, her şeyin karşıtını içermesi kaçınılmaz olduğundan, kim tarafından kullanıldığına bağlı olarak sistemi zorlayan, özgürlüklerin sınırlarını genişleten, iktidarı sınırlama olanağı da sağlayan bir araca dönüştürülebiliyor.
Devrimci yaklaşımla üstlenilen avukatlık, siyasi davalarda bir yandan duruşma salonlarının mücadele platformuna dönüştürülmesini ve duruşma tutanaklarının sözlü tarihin belgesi niteliğine büründürülmesini sağlarken diğer yandan duruşma salonlarının dışında müvekkilinin mücadelesini onunla birlikte sürdürmeyi de üstleniyor.
Yalnız Yürümeyeceksin
Bu dönemin en önemli baskı yöntemlerinden olan düşmanlaştırma, olmadı ötekileştirme, itibarsızlaştırma, hemen bir suçlamada bulunarak gözaltına aldırma, tutuklama, dava açma öyle bir boyuta ulaştı ki; her gün farklı kişi/gruplara ya da aynı kişi/gruplara defalarca yapılan hukuki operasyonla uyanıyoruz.
Operasyonlarla toplumdan soyutlanan, yalnızlaştırılan muhalifler /müvekkillerimiz, bu yetmezmiş gibi bir de iktidarın siyasi yetkilileri tarafından kamuoyu önünde, haklarında medya üzerinden yapılan tek yanlı, asılsız suçlamalara, tehditlere de maruz bırakılıyorlar.1 Mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığına doğrudan müdahale olan bu açıklamalar, bir yandan da müvekkillerimizin kendilerini topluma anlatma ihtiyacını doğuruyor.
Haklarında operasyon başladığı andan itibaren müvekkillerinin yanında yer alan avukatlar, dosyaya ulaşma gibi çabalarının yanı sıra, tecrit edildiklerinde onların varlığı, konuşturulmadıklarında sesi oluyor, onları yalnız bırakmayarak birlikte yürüyor.2
Torba Davalar
Bu dönemin en belirgin özelliklerinden biri, birbiri ile ilgisiz her şeyi bir araya getirmek. Bu önceleri beceriksizlikten ortaya çıktı. İlk olarak yasalarda gündeme gelen “torba” yöntemi, sonradan davalara da uygulanır oldu. Bazen çok sanıklı dosyalar bunun örneği oldu, bazen de çok suçlamanın bulunduğu dosyalar bunlara örnek oldu.
Torba davadan amaç ortada büyük bir suç varmış izlenimi yaratmak, böylece davaların uzun sürmesine olanak sağlamak. Bu yöntemle sanıklar hem toplum gündeminde suçluymuş gibi görünüyorlar hem de tutuklama varsa daha uzun zaman toplumdan soyutlanmış oluyorlar.
Kişi Sayısı Bakımından Büyük Davalar
Bazen sanıklar açısından ilgisiz birçok kişiyi biraraya getirip tek bir davada çok sanıklı yargılamalar yapıldı.3
Suçlamalar Bakımından Büyük Davalar
Bu dönemde birçok davada bu yöntem uygulandı, sanıklar hakkında ne var ne yoksa dosyalara eklendi ve hem suçlamalar sayıca arttırılmış oldu, hem de kişisel – özel yaşama ilişkin bilgiler bahaneyle kamuoyuna yayıldı.
Bu davalar iktidara büyük olanaklar sağladı.
Avukatların İş Yükü
Bu davalar savunma açısından büyük zorluklar oluşturuyor.
Dosyaların soruşturma aşamasının, delil toplamanın, gizliliğin, masumiyet karinesinin ihlalinin, hukuksuzlukların her aşamada yaşanması karşısında yapılacak çok fazla itiraz vs. hukuki işlem olması, dosya kapsamının çok fazla emek gerektirmesi, bilgilere ulaşmada, müvekkile ulaşmada yaşanan engeller avukatın iş yükünü inanılmaz ölçüde arttırıyor, başka dava ile uğraşamaz oluyorlar.
Tüm dosyaya hakim olmak ve sürekli mesai vermek başka iş yapamamalarına neden oluyor. Silivri yerleşkesinde görülen davalardan bazılar haftada üç gün sabahtan akşama kadar sürerek, avukatların tüm zamanını alabiliyor.4
Savunmanın Etkisizleştirilmesi Girişimleri
İktidar tüm kurumlarıyla savunmayı, genel olarak davalarda yaratılan yeni koşullar ve güçlüklerle daraltmaya çalışırken bir yandan da doğrudan avukatları, varlık- birey olarak etkisizleştirmeye çalışıyor.
Avukatların Etkisizleştirilmesi:
İtibarsızlaştırmak –Tutuklamak – Öldürmek
Toplumsal muhalifleri savunan avukatlar da totalitarizmin yok etme girişimlerinden paylarını almaktalar.
Avukatlar tutuklama yolu ile fiilen yargılamadan uzaklaştırılmak istendikleri gibi, itibarsızlaştırılmaktan öldürülmeye kadar derece derece toplumdan uzaklaştırılmaktalar.5
Avukatların Topluca Yargılanmaları
Bu dönemlerde en çok görülen baskı biçimlerinden biri de avukatların toplu olarak bir davaya dahil edilmeleri, neredeyse avukatlardan örgüt oluşturulmaya çalışılması.
Toplu olarak yargılanmada mutlaka örgütsel bir bağ kurulmak isteniyor, avukatlık işlemleri de soruşturmaya, davaya dahil ediliyor. Bu süreç önce Öcalan’ın avukatlarının yargılanmaları ile başladı, ÇHD davasında daha da genişletildi.6
Avukatların, Temsil Ettikleri Müvekkiller Nedeniyle Yargılanmaları
Avukatların temsil ettikleri müvekkiller ile özdeşleştirilmeleri son dönemde en çok rastlanan durum. Aslında zaten bunun için yargılanıyorlar, cezalandırılmak isteniyorlar.
Bazen tek bir müvekkil ile özdeşleştirilen avukatlara neden hep belli bir görüşteki kişileri savundukları da soru olarak yöneltilebiliyor. (ÇHD davası)
Avukatların Savunma Stratejisi Savcı’nın Beğenisine Sunulmak İsteniyor
Savcılar ve polis iktidar tarafından öylesine desteklenip cesaretlendirildiler ve yanlışlarından hesap sorulmayarak teşvik edildiler ki, birisi hakkında soruşturma yapmak istediklerinde kimse itiraz etmesin, ettirilmesin istiyorlar. İfade almak istediklerinde ne sorulursa söylesinler, kişisel bilgiler ve veriler itirazsız verilsin istiyorlar. Adil soruşturma, yargılanma hakkı tamamen rafa kaldırılmış, ortaçağdaki failden delile ulaşma anlayışına dönmüş durumdayız, ne yazık ki.
Avukatların özellikle müvekkillerine susma hakkı kullanabileceklerini önermeleri savcıların hiç hoşuna gitmiyor, bunu da suç oluşturan eylem yapmaya çalışıyorlar.7
Avukatların Savunmalarındaki Sözler Nedeniyle Yargılanmaları
Avukatların bu nedenle yargılanmaları yeni başlamadıysa da , bu dönemde gittikçe artan bir şekilde devlet büyüklerine hakaret nedeniyle de artık haklarında dava açılıyor.8
Salon Yetersizliği
Torba dosyaların en büyük engellemelerinden biri duruşma salonlarının yetersizliğine yol açması.
Adliye içinde yapılan yargılamalarda salon yetersizliği duruşmanın aleniliğini engelliyor. 9
Avukatların Varlıklarının Uzaklaştırılması:
Avukat Sayısını Sınırlandırma Çabası
Salon yetersizliği tüm diğer olumsuzlukları yanında avukat sayısının da sınırlanması için gerekçe yapılıyor.
Özellikle gizlilik kararı bulunan dosyalarda dar salon avukat sayısının da sınırlanması için bahane yapılmaya çalışılıyor. Böylece hem savunma hakkı sınırlanmak isteniyor hem de aleniyet ilkesi ihlal edilmiş oluyor.10
Avukatların Adliyeden Uzaklaştırılmak İstenmesi:
Avukatların Aranması Sorunu
Avukatların aranmaması gibi tüm toplumu ilgilendiren bir hakkın/aynı zamanda sorumluluğun, sanki basit bir ayrıcalıkmış gibi gösterilmesi de aslında savunma hakkının kısıtlanmasının bir şekli olarak görülebilir.
Son dönemde avukatların çantalarının aranması da tartışma yaratmış, avukatların aramaya itiraz etmeleri kamu görevlisine direnme olarak soruşturma konusu yapılmıştır. 11
Avukatlara: İş Çok, Kısa Konuş
Torba dosyaların bir etkisi de savunmanın süre açısından kısıtlanmasına yol açabilmesi. “Gördüğün gibi dosya kocaman, iş çok, az konuş.”12
Duruşmaların günlerce sürmesi, hakimlerin yorgunluğu, bıkkınlığı da savunma konusunda sorun yaşanmasına neden oluyor.
Savunmanın Etkisizleştirilmesi:
Avukatların birey olarak etkisizleştirilmelerinin yanında bir de savunmanın etkisizleştirilmesi var. O da çeşitli yöntemler izlenerek yapılıyor.
Dosyalardaki Gizlilik Kararları
Soruşturma başlar başlamaz dosyalar hakkında gizlilik kararı veriliyor. Belgelere ulaşmada sorun yaşanıyor. 10 Ekim 2016’da Ankara’da yaşanan patlamanın dosyası da bu duruma tipik bir örnektir.13
Sürekli Mevzuat Değişikliği
Kanunların sürekli değişmesinin getirdiği karmaşa, müvekkilerimizin haklarını koruyabilmek için yeniden üretilen itiraz yolları, bunları kaçırmamak için defalarca itiraz etmek zorunda kalmamıza neden oluyor.
Toplumun / Avukatların Yargılamalarla Kilitlenmesi: Dayanışmanın Gücü
Bu dönemin yaygın yöntemi olarak, yargılamanın tüm ülke için bir baskı aracı olarak kullanılması, toplumun neredeyse tüm zamanını mahkemelerde geçirmesine dolayısıyla avukatların da yargılama sarmalında sıkışmalarına neden oluyor.
Avukatlar kimi davada asıl sorumlusu, kimi davada destek olarak, ülkenin her yerindeki adliyelerde oradan oraya koşuşturmak zorunda kalıyorlar. Bu zorunluluk ancak dayanışma ile aşılabiliyor.14
Sanıyorum, bu dönemin tarihinin önemli bir bölümü avukatların büyük mücadele verdikleri dava dosyalarından öğrenilecek, yine avukatların sürekli çekişerek yazdırdıkları duruşma tutanaklarından okunacak.
Bu nedenle de savunmaya / avukatların mücadelesine yalnızca müvekillerimizi savunmak için değil, tarihe doğru notlar düşmek için de büyük ihtiyaç var.