Asıl Sorunumuz, Engelimiz mi, Engellenmişliğimiz mi?

3 Aralık, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1992 yılında engellilerin eşit bireyler olarak yaşamlarının sürdürülmesi, kamu ve özel hizmetlere erişimlerinin sağlanması, çalışma hakkı ve üretim sürecine katılımları bakımından iş ve sosyal güvenlik haklarına kavuşturulması için gerekli düzenlemelerin yapılması anlamında farkındalık yaratılması amacıyla dünyada ve ülkemizde Dünya Engelliler Günü olarak belirlenmiştir.

3 Aralık ülkemizdeki engellilerin sorunlarının saptanması, yapılan düzenlemelerin tartışılması, engellilerin kamu hizmetlerine eşit olarak erişimi bakımından ileriye dönük çalışmaların planlanması ve çözülmesi, bu konudaki farkındalığın arttırılması açısından mutlak öneme sahiptir.

Engelliler için birçok yasal düzenlemenin bulunduğu ülkemizde en büyük adım 2005 yılında iktidar ve muhalefetin uzlaşması sonucu çıkarılan 5378 sayılı engelliler yasasının yürürlüğe konulmasıyla atılmıştır. Bu yasa mevzuat bakımından engellilerin birçok ihtiyacını karşılayacak düzeyde hükümler içermesine, mevcut hakları iyileştirmesine rağmen yasanın uygulanması amacıyla çıkartılan yönetmelikler eliyle, hakların kullanımının daraltıldığı ve yasanın adeta içinin boşaltıldığı görülmüştür. Bu çerçevede yaşamını tek başına sürdüremeyen ağır engellilerin, evde bakım hizmetlerinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koordinasyonuyla il müdürlüklerince yaygınlaştırılması, evde bağımlı yaşayan engellilerin sorunlarının çözümü ve sosyal devletin gerekleri bakımından olumlu bir adım gibi gözükse de, bakım hizmetinin yerine getirilmesinin koşulu olarak, ihtiyaç sahibinin geliri yerine o hanede yaşayan kişi sayısının elde ettiği gelirin esas alınması, bakım hizmetinin insanın temel ihtiyacı olmaktan çıkartılarak, işlevsizleştirilmesine neden olmuştur.

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 10. sayısında okuyabilirsiniz.

print