Özgür yazılım (free software) ve açık kaynak kodlu yazılım (opensource) özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde yazılımın patent koruması altına alınması sonucunda oluşan tekellere tepki olarak ortaya çıkmış bir grubun (free society) ortaya çıkardığı, kendi kültürünü, argosunu, internet sitelerini, kurallarını, ahlakını ve iletişim ortamlarını oluşturup internet ortamında dünyaya yayılmış bir akımdır. Teknik olarak açık kaynak kodlu yazılım ile özgür yazılım çok yakın, hatta aynı görünse de bu iki akım çıkış noktaları tek ve uygulamadaki sonuçları çok benzer ancak felsefi anlamda önemli farklılıkları olan iki gruptur.
Konunun anlaşılabilmesi için öncelikle kaynak kodun ne olduğunun ve açık veya kapalı olmasının teknik farkının açıklanması gerekir. Bir yazılım eserinin dağıtıma sunulan paketlenmiş -kaynak kodu açık olmayan- hali arkasındaki kodun görülmesine izin vermez, dolayısıyla da kullanıcılar ve diğer yazılımcılar arka planda neyin nasıl çalıştığını göremez, inceleyip fikir edinemez, geliştiremez ve hata ayıklayamazlar. Açık kaynak kodlu yazılımda yazılımın kaynak kodu görülebilir olduğundan üzerine ekleme yapılabilir, kullanılan fikir ve metodolojiden esinlenerek veya kullanarak yeni eserler ortaya çıkartılabilir. Bir anlamda kapalı kaynak kodlu yazılım elinizde basılı halde olan dergi, açık kaynak kodlu yazılım ise basılı derginin sayısal ve değiştirilebilir kopyasının elinizde olmasıdır. Basılı dergiyi olduğu hali ile okuyabilir, elinizdeki nüshayı fotokopi ile çoğaltabilirsiniz -ki bu da fiilen mümkün olmakla birlikte hukuken mümkün değildir-. Ama elinizde derginin dijital kopyası varsa beğenmediğiniz yerleri değiştirebilir, yeni yazılar ekleyebilir, farklı renk ve boyutlarda yeni baskılar alabilirsiniz.
Akımın temelinde yazılımcının ortaya koymuş olduğu eseri hem patentlemeyerek hem de kaynak kodlarını yayınlayarak başkaları tarafından da incelenmesine, değiştirilmesine ve belirli şartlar dahilinde kullanılmasına izin vermesi vardır. Bir başkasının geliştirip kodu açık olarak yayınladığı yazılımı veya kütüphaneyi, kod parçasını kullanarak yeni eserler ortaya çıkarılması şeklinde çalışıldığından farklı yazılımcılar aynı iş için vakit ve emek harcamak yerine bir başkasının attığı temel üzerine geliştirme yapmakta ve bu şekilde çok daha hızlı bir ilerleme sağlanması amaçlanmaktadır. Gerçekten de bu şekilde birçok farklı yazılımcının katkıda bulunduğu, işletim sistemleri de dahil önemli projeler ortaya çıkmıştır. Bu açık kaynak kod için yapılan tanım olup, açık kaynak kodu savunanlar konuya daha düz ve teknik yaklaşmakta, kodun paylaşılmasının daha hızlı şekilde ve daha hatasız yazılım geliştirmeye katkısını savunmaktadırlar. Özgür yazılımı savunanlar ise kaynak kodun açık olmasının teknik yararlarının yanında felsefi yönünü de önemsemekte, “copyright” (telif hakkı) kavramını tanımayarak yerine “copyleft” kavramını koymaktadırlar. Sosyolojik açıdan bakıldığında bu akım bir anlamda “mülkiyet hırsızlıktır” şiarının yeni nesil bilgisayar kurdu Amerikan gençliği yorumudur. Copyleft lisans yazılım üzerinde fikri mülkiyeti tanımamakta, açık kaynak kodlu yazılımların kodları kullanılarak geliştirilen yazılımların kodlarının kapatılmasını yasaklamaktadır.
….
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 12. sayısında okuyabilirsiniz.