Ordu’ya sürgün edildiği kararı duyup aradığımda, “hayırdır?” dedim ve cevaben “ne diyeyim, zamanın ruhuna uygun” demişti!.. 2017 yılı Ekim ayında, 30 yıllık bir hâkim olarak, istek ve tercihi dışında İstanbul’dan Ordu’ya gönderilen Abuzer Kara, geçtiğimiz günlerde “yürek enfarktı”na yenilip aramızdan ayrıldı.
Tanıyanlar, bilenler bilir, işinde titiz ve çalışkan bir hâkim, özel yaşamında dürüst, onurlu ve demokrat bir insan, sevgi dolu bir eş ve aile babası idi.
Medya patronu Aydın Doğan’ın yargılandığı davada beraat kararı verdiğinde, hiç istemediği halde ilgi odağı olmuş ve zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasındaki bir telefon konuşmasına konu edilmişti. Erdoğan, “bak dava görüldü, beraat verdi adam” derken, Ergin, “mahkeme hâkiminin Alevi olduğu yönünde bilgi var” diyordu!… Sanki Abuzer Kara, sünni olsaydı ceza kararı verecekmiş gibi!.. Oysa o, sadece doğruluğuna inandığı kararı vermişti. Olay ve konuşmalar basına yansıdığında, YARSAV üyesi olduğu için, arayıp “bu konuda bir yönetim açıklaması yapalım mı” diye görüşünü sorduğumda, tüm tevazuu ile, “gerek yok, olayı abartmak olur, bunlara alışkınız” demişti. Herhalde muhatabı olduğu bu tavrın yaşantısında ne ilk olduğunu ne de son olacağını düşünmüştü. Öyle de oldu!.. Sürgün gönderildiği Ordu’da, ailesi, dostları ve sevenlerinden uzak olarak veda etti. Çünkü, “zamanın ruhu”, hâkim ve savcıların kul-köle olmalarını, koşulsuz biat etmelerini istiyor, istediği gibi sürgün ediyor, görev ve yetkilerini değiştiriyor ve yeni bir uygulama olarak “davaya göre hâkim” düzenini hayata geçiriyordu. Abuzer Kara, bunlara uymayan, onların istediği ve tercih ettiği türden bir hâkim değildi ve hiç olmamıştı. Onu tanıyan ve seven meslektaşları, hiç kuşkusuz, demokratik değerler, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve özgürlükleri savunmaya devam edeceklerdir.
Güle güle değerli dost, huzur içinde uyu!..