Darülfünunun Serencamı

Yükselmeli artık yetişir zillet ü zulmet

Parlatmalı her nasıye bir neyyir-i fikret

Cehl ölmeli, zulm ölmeli, hak bulmalı rif’at

Hakkın yüzü güldükçe gülümser beşeriyet

Darülfunun Marşı, Güfte: Tevfik Fikret

Türkçe’de siyasetle politikayı eş anlamda kullanıyoruz. Ama her iki kelimenin kökleri çok farklı yerlere dayanıyor: siyaset kelimesi, seyis kelimesinden geliyor; bir başka ifadeyle at terbiyecisi. Biz bunu attan arındırarak terbiye etme şeklinde anlıyoruz. Halbuki politika, Eski Yunancaπολιτικά’dan mülhem: polis’in veyahut şehrin meseleleri de denebilir. Çoğu kişi bilmez, İstanbul da şehre veya şehirde anlamına gelen εἰς τὴν πόλιν/στην πόλη ifadelerinin Türkçeleşmesi sayesinde oluşmuş özel bir isim.1 Bu yazının hazırlandığı günlerde birçok üniversiteyle birlikte bölünmesi için hükümet tarafından verilen bir tasarının Meclis tarafından görüşüldüğü İstanbul Üniversitesi, bu bağlamda “Şehirde[ki] Üniversite”dir ve üniversite kendinde politiktir, çünkü meselelerin tartışıldığı yerdir. Ulusal bir gazetedeki köşesinden bu bölünmeye karşı çıkan İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak’ın göreve gelirken ilk kurduğu cümlelerden biri ise “[Ü]niversitede siyaseti bitireceğim!”di. Siz, bunu politikayı diye anlayın!

TBMM, iki ay kadar önce 22.02.2018 tarih ve 7100 sayılı “Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la, Temmuz sonunda Cumhurbaşkanı tarafından başlatılan tartışmaya bir son verdi. Artık akademik hayatımızda yardımcı doçentler yok; doktor öğretim üyeleri var. Peki bu unvan değişikliğiyle ilgili kanun, bahsedilen konu dışında ne yaptı diye soracak olursanız; temelde kadrolara ilişkin olanlarını2 dört başlık altında toparlamak mümkün.3 İlki, yardımcı doçentlik/doktor öğretim üyeliği kadrosu için, ilgili birim yönetim kurullarınca teşkil edilen jüri tarafından yapılan Türkçe’den yabancı dile, yabancı dilden Türkçe’ye tercüme sınavının kaldırması; ikincisi ise, YÖK’ün daha önceden Doçentlik Sınav Yönetmeliği’nde düzenlediği yabancı dilde yapılan merkezisınavlardan65puanalmaşartını55’edüşürmesi ve kolokyumu, yani doçentlik sözlü sınavının yapılmasını yükseköğretim kurumlarının ihtiyarına bırakmasıdır.

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 13. sayısında okuyabilirsiniz.

print